Akgün'den Eleştirilere Cevap Gecikmedi

Akgün'den Eleştirilere Cevap Gecikmedi

Akgün'den Eleştirilere Cevap Gecikmedi
14 Eylül 2020 - 16:22
"HERKES HADDİNİ BİLECEK, KİMSE BANA ÇEVRECİLİĞİ ÖĞRETMEYE KALKMASIN"

 

Zonguldak’ın Kilimli ilçesine bağlı CHP’li Çatalağzı Belediye Başkanı Adnan Akgün, beldeye sağlamış olduğu katkılardan ötürü Eren Holding’e teşekkür etmesinin ardından kendisine yöneltilen eleştirilere çok sert cevap verdi.



Adnan Akgün yapmış olduğu basın açıklamasında "Kimse yalandan şövalyecilik yapmasın. Bir takım entel ve danteller egolarını tatmin edecek diye doğru olandan vazgeçemem. Ben şerefsiz değilsem adaletli olmam lazım. Beldeye yeni santral yapımını önlemek için 15 kez Ankara’ya gittim. Ak Parti’li meclis üyelerimde yanımdaydı ama bugün sesi çıkanların hiç biri yoktu. Herkes haddini bilecek ve öyle konuşacak’’ dedi. 



BABAM MEZARDAN ÇIKSA ÇATALAĞZI’NA 1 MW SANTRAL YAPTIRMAM

 

Akgün yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

"Ben 2014 yılında belediye başkanı olduğum zaman Çatalağzı'nda mevcut santraller vardı. Ben başkan olduktan sonra burada 3 tane daha santral yapılması için girişimler oldu. Biz 3 girişime de olmaması için tepki gösterdik. Ankara'ya gittik, mücadele ettik. En son geldiğimiz noktada ise Ömerağzı plajımıza yapılacak olan termik santral iznini askıya aldırmayı başardık. Benim çizgim yine aynı çizgi. Bir megavat daha santral Çatalağzı’na yaptırtmam. Babam mezardan çıksa yine yaptırtmam. 

 

AK PARTİ’Lİ MECLİS ÜYELERİM BİLE YANIMDAYDI AMA ONLAR YOKTU! KİMSE YALANDAN ŞÖVALYECİLİK YAPMASIN  

 

O öyle demiş, bu böyle demiş hiç umurumda değil. Mücadelelerde sesi çıkanların hiçbirini ben Ankara'da görmedim. Ben Ankara'ya 15 kez gittim ve hiçbirini orada görmedim. Bakın bu bir siyaset üstü mesele, sağlık bu. Benim Ak partili meclis üyelerim de santral yapılmasın diye oraya geldiler ama onlar yoktu. Şimdi kolay, telefondan rahatça  tak tak yazıyorsun, oh ne güzel ama sokağa çık bir tane adam bulamıyorsun. Sokağa çıkmak mangal gibi yürek ister öyle laga luga istemez. Tek saygı duyduğum, değer verdiğim, samimi bulduğum Berran Hanımdır. Berran Hanımın her türlü davranışında ve eleştirisinde samimi olduğuna inanıyorum. Diğerlerini pek de kaideye almıyorum. Kimse yalancı şövalyelik yapmasın.  

 

BELEDİYENİN BİR TORBA ÇİMENTO ALACAK PARASI YOK! 

 

Bir gün bir vatandaş kapıdan içeri girdi. Üstü başı çamurdu. Param yok taksi tutamıyorum, ben buraya yürüyerek geldim. Halimi görmüyor musun? Benim suçum ne? Ben o yolun çamurunu çekmek zorunda mıyım dedi? Mevzu bahis yoldan bahsediyorum, çamur pislik içinde, o mahallede yaşayanlar var, okula gidip gelen çocuklar var. Yine aynı mahalleden bir vatandaş, suyu yokmuş, sular kesikmiş çünkü borular devamlı patlıyor, insanlar susuz kalıyor. Adam da haklı çünkü ben bu duruma çözüm bulmak zorundayım. Adam çamurda ve susuz. Vatandaş geliyor;

''Başkanım kaçak ocakta çalışıyorum, benim çocuğum yeni doğdu, sigortam yok, hiçbir şeyim yok, param da yok. Çocuğumu İstanbul Göz Hastanesi'ne getirdim, profosör 5.000 TL almadan ameliyat etmem dedi, eğer ameliyat olmazsa da çocuk 1 yaşını geçince görme engelli olacak'' dedi. Benden çare istiyor, yardım istiyor. Buna benzer bir sürü olay var. Ben o devasa yatırımları nasıl yapacağım, burada halk yaşıyor, bu halkın suçu ne? Ben mazeret bildirme yeri değilim, çözüm üretme yeriyim ve ben de çözüm üretmeye çalışıyorum. Biz santral yetkililerine söylüyoruz, yol, park sorunumuz var diyoruz ve yapıyorlar. İnsanlar hasta diyoruz hallediyorlar. Yapmıyorlar diyemem, Allah var yukarıda çünkü yapıyorlar. 

 

YUKARIDA ALLAH VAR! BEN YÖNETİCİYSEM HERKESİN HAKKINI TESLİM EDECEĞİM 

 

Belediyenin yerel yönetim olarak, bir torba çimento alacak parası yok. İşçiye zaten parayı zor yetiştiriyorum... Ben Belediye Başkanı olarak, firma yetkililerine söyledim. Bu yolu yapın dedim, yaptılar. Çünkü benim belediye bütçesi ile bu yolu yapma imkanım yok. Öyle bir param yok zaten, su borum patlaktı gelip değiştirdiler. O mahallelerde park yok, çamur içindeydi, gittiler parklar yaptılar, halı sahalar yaptılar, oyun grupları koydular, rica ettik işsiz gençleri işe aldılar. O hasta olan insanların çoğuna ben şahidim, 3.000 TL, 5.000 TL, 10.000 TL verdiler. Yukarıda Allah var. Ben yöneticiysem, herkesin hakkını teslim edeceğim. Ben de teşekkür ettim. Bu bizim geleneğimizde, göreneğimizde var, Allah razı olsun bu insanların işini gördünüz dedim. Ne var bunda?  

 

Gittim Santral Yetkililerine ‘’Santral ile bağlantısı olmayan, dağın başındaki bir mağara için destek istedim. Gerekli makineler ile 20 gün içinde orayı temizlettiler. Ben bugün orayı yapmaya kalksam, 250.000-300.000 TL ama benim param yok, o adamlar bunu yaptı. Bunu yapmasaydı, vatandaş mağdur olacaktı, insanların evlerini su basacaktı. Şimdi iş çözüldü ama ben bu adama teşekkür etmeyeyim mi? 

 

Bu insanlar sıcak suyla evleri ısıtıyor. Ben de diyorum ki bunu yaygınlaştıralım ki insanlar daha da faydalansın. Ben ne diyeyim? Teşekkür etmeyeyim mi? Yani biz kurumla burada yaşayacağız. Santral yapmamak farklı bir şey, burada yaşamak farklı bir şey. Ben Belediye Başkanıyım. Kimse öyle işkembeden atmasın, gerçekler neyse onu konuşsun 

 

KARDEŞİM MARKETTE ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞIYOR. EVİNE DE BEN BAKIYORUM! 

 

Benim de kardeşlerim var, yeğenlerim var, çoğu da işsiz ama sanayi tesisinin içinde benim bir tane akrabam çalışmıyor. Kendi öz kardeşim markette asgari ücretle çalışıyor. Evine de ben bakıyorum. Ben yakınlarımı santrale yerleştireyim diye Başkan olmadım. Ama esas yönetenler, Çatalağzı'nın derin sorunları ile ilgilenmek yerine, yakınlarını işe aldırmak ile ilgileniyorlar. Ben yapamaz mıydım bunu? Benim makam arabam yok, kendi şahsi arabamı kullanıyorum. Belediye'ye para geldiği zaman, en az alan teşerondan başlayarak paralarını veriyorum. Kendimin 6 aydır maaş aldığım yok. Emekli maaşım ile geçinmeye çalışıyorum. Şunu demeye çalışıyorum;

Ben bu koltuğa geldiysem, kendi kişisel beklentim ve egom için gelmedim. Halka hizmet etmek için, doğrular için, adalet için, hukuk için geldim. Gerçekleşen 7 seçimde, Çatalağzı'nda ki 7 mahallenin 6 sında birinci geldim ve her seferinde sadece bir mahallede 3. geldim. Eğer gerçekten siyasi baksaydım, o mahallede taş üstüne taş koydurmazdım ama öyle bir dünya yok çünkü insanlar mağdur. 

 

KİMSE BANA ÇEVRECİLİKTEN KONUŞMASIN! GELSİN KARŞIMDA KONUŞSUN.. 

 

Şimdi biraz siyaset yapayım. Beni eleştirenlerin çoğu da sol kökenden gelir. Zaten solcuların iktidara gelmemesinin sebebi de bu. Ben solcuyum, kimse bana emekçilikten, çevrecilikten konuşmasın. Üstüme kimseyi konuşturmam. Öyle konuşmayla olmuyor hiçbir şey. Gelin burada parkta oynayan çocuğun mutluluğunu, çamurdan kurtulan insanların mutluluğunu görün. Onlar insan değil mi? Masa başından, görmeden, bilmeden, romantik şeylerle bu işler olmuyor. Vatandaşın evine gideceksin. Damından su akıyor, 2 tane sakat çocuk evde. Bu şekilde çok. Gittiniz mi yanlarına, oradan öyle yazın. İyi yazın... 

 

Belediyenin cürmü ne? Ben işçiye maaş veremiyorum, 2 torba çimento alamıyorum. Biz ne yapalım? Mücadele ediyoruz. Ondan sonra;

''Başkan tabuta girdi, şov yaptı''. Ne şovu yapmışım ben? Yine olsa yine girerim. Mezara da girerim. Biz buraya halkın değerleri için, halkın sağlığı için, halkın değerlerini savunmak için geldik. Ben başkan olsam ne olur? Olmasam ne olur? Yemişim başkanlığı. Halk bize güvenmiş, peşimizden gelmiş, şehir emini demiş, biz de gerekeni yapacağız. Biz doğru ne ise söyleriz. Ben adaletli olmaya çalışıyorum. Ben herkesin belediye başkanıyım. Başka kurum bunları yapmıyor, ben ne yapayım?"

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum